Üslûb-u hakîm, konuşanın, başkasına yapacağı sızlanışı kendi nefsine yapıyormuş gibi konuşmasıdır. Bundan maksat, muhatabı kızdırmadan sözü dinlemesini sağlamaktır. Bunun bir örneği, Yâsin sûresinde geçmektedir. Habîb-i Neccar, Antakya ahâlisine yaptığı konuşmada "Ben, beni yaratana neden kulluk etmeyecekmişim?"1 derken üslûb-u hakîm kullanmaktadır. Burada asıl söylenmek istenen söz, "Siz, sizi yaratana neden kulluk etmeyecekmişsiniz?!" cümlesidir.
Tahirü'l-Mevlevi, Mesnevi-yi Manevi'nin 15. beytinde geçen ifadeleri üslûb-u hakîm örneği olarak tanımlamaktadır.
Der gam-î mâ rûzhâ bîgâh şüd
Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şüd
Beytin anlamı, "Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. O günler, mahrumiyetten ve ayrılıktan hâsıl olan ateşlerle arkadaş oldu. Ateşlerle yanmalarla geçti." Tâhirü'l-Mevlevi, burada üslûb-u hakîm kullanıldığını izah maksadında şunları söylemektedir: "Hazret-i Mevlâna da henüz akl-ı meâd lisanını anlayacak idrâke nâil olamayan, lakin olmak için bekleyen talep erbabını ümitsizliğe düşürmemek emeliyle kendisini onlara benzetiyor. Füyûzât-ı ilâhiye talebiyle geçen günlerin ateşîn bir sûrette geçtiğini söylüyor."2
Orijinal kaynak: üslûb-u hakîm. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page